Filozoflar ''yabancılaşma'' kelimesini toplumun getirdiği zorunlulukların kişinin benliğinin bastırması olarak tanımlarken, psikologlar dışlanmışlık, umutsuzluk veya keder duygularına maruz kalan ve bu moral bozucu niteliklerin etkisiyle yavaş yavaş toplumsal bir varlık olarak gerileyen bir bireyin ruhsal işkencesi olarak tanımlarlar. Kaynağı ne olursa olsun, hayata karşı yabancılaşma ve yalnızlık duyguları pek çok kişinin yaşadığı bir durum günlük hayatta farkında olmaksızın. Bazen dinlediğimiz bir müzik, okuduğumuz bir kitap bu durumu bize hatırlatır ve sessizce düşüncelere dalarız. Kısa bir süre boyunca gerçek dünyadan koparız. Kendimizi tanımaya çalışırız. İşte tam olarak bu sebeple ''yabancılaşma'' duygusunu yaşatan dört farklı ürünü seçerek sizlere tanıtmak istedim. Vakit geçirmek için yeni arayışlarda bulunduğumuz bu dönemde temasal bir yaklaşımla olayı eğlenceli bir hale getirmeye çalıştım. Farklı duyulardan ''yabancılaşma'' durumunu hissederken bir yandan keyifli zaman da geçirmeniz dileğiyle. Bir Kitap: Beyaz Geceler-Fyodor DostoyevskiSekiz yıl önce St. Peterspurg'a taşınan, bu süre boyunca kimse ile konuşmamış, tek dostu kitaplar olan bir adamın kabuğundan dışarı çıkmaya çalışmasının öyküsüdür ''Beyaz Geceler''. Buna rağmen başlarda yalnız olmadığını kendi dünyası olduğunu savunsa da bir gün bu durumun farkına varır. ''Aniden anlamaya başladım ki yalnızdım. Herkes beni terk etmiş ve benden uzaklaşmıştı'' Yalnızlık duygusu bir tür karmaşaya dönüşür kafasının içinde. Herkesin onu terk ettiğini düşünür. O sadece kendine yabancı değildir, diğer insanlar içinde bir yabancıdır. Bu yüzden gerçek olduğundan bile emin değildir. Bu tür düşünceler hayatta gerçekten olmasını istediği kişiden uzaklaştırır onu. İstediği gibi yaşadığını düşünse de ıstırap içerisindedir. Sekiz yılın ardından konuştuğu ilk kıza âşık olur ve bütün beklentisi onu tekrar görmek üzerine kurulur. Umutsuzca birisi tarafında sevilme isteğine sarılır. Böylece yaşadığını hissedebileceğini düşünür. Bu durum kıza karşı da yabancılaşmasına sebep olur. O artık bir hayaletten farksızdır. Bir Film: Joker Son zamanların en popüler filmi olan Joker bu duyguyu bize tattıran bir örnek. Gerek oyunculuğu, gerek müziği gerekse çekiminden dolayı Joker ''yabancılaşma'' duygusunun işlendiği en iyi örneklerden birisi. Kısaca ‘’Joker’’, toplum ve ilaçlar tarafından bastırılmış bir benliğin ortaya çıkışının öyküsüdür. Ana karakter kendi dünyasına o kadar çok bağlı kalmıştır ki bir süre sonra gerçek ve hayal ayrımını yapamaz hale gelmiştir. Bu ayrımı bir süre sonra izleyici bile yapamamaktadır. Filmi güzel yapan öge de budur aslında. Filmin sonunun gerçek mi hayal mi olduğu hala belirgin değildir. Bu durum izleyicinin karakterle kendinin özdeşleştirme konusunda katkı sağlamıştır. Joker’in duygusal olarak çalkantılı depresyonlu yaşamında insanlar kendilerinden bir parça bulabilmektedir. Bir Dizi: Alienist19. yüzyıl sonları New York’ta geçen ve bir takım suçlar üzerinde ilerleyen bir dizi gibi görünse de derininde çok daha farklı bir temayı barındırmaktadır Alienist. Suçluların psikolojilerini incelemenin yanında sıradan insanların derininde yatan, bastırılmış benliklerine de değinmektedir. Suçlu insanların toplum tarafından dışlanmış bireyler olduğunu göstererek toplumsal bir mesaj da vermektedir. Tarihi atmosferi ve kaliteli oyunculuğuyla ''yabancılaşma'' duygusunu tattıran dizi izleyicinin de geçmişini ve benliğini sorgulamasına yardımcı olmakta. Bir Müzik: Necrologue- SolstafirGenel olarak bütün müziklerinde ''yabancılaşma'' duygusunu tattıran bir grup olan Solstafir, Necrologue (ölüm ilanı) şarkısında sözleri ile de bu duyguyu vermektedir. Post-metal türünde bir şarkı olsa bile metal veya rock müziğe ilgisi olmayan insanların dahi takip ettiği bir grup olduğunu söyleyebilirim. Have you ever had the fear Acı içerisinde olduğunu belirten söz yazarı bu acıyı karşısındaki kişinin hissedip hissetmediğini belirtircesine sormaktadır. Bir yandan kendini bu acıları hissettiği için özel hissetmekte bir yandan bu duyguları başkalarının yaşamasını da istemektedir. Bu sayede yalnız olmadığını hissedeceğini düşünmektedir. Melodisi ve ritmi ile birleşen sözleri kişiyi iç dünyasına doğru sürüklemektedir.
0 Comments
Leave a Reply. |
Yazarlar:Beyza Aslanbaş: Bilkent Üniversitesi, Fizik bölümü öğrencisi Arşiv
May 2020
Kategoriler
|